Karaman’da Ermeni AilelerErmeni adına ilk defa M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen Pers Kralı Darius’un kitabelerinde rastlanır. Ve asıl ilginç olan nokta şudur ki, Ermeniler kendilerine hiçbir zaman “Ermeni” dememişler, bilâkis kendilerini “Haiklar” olarak adlandırmışlardır. Ermeni adı, Ermeniler tarafından sonradan benimsenmiş olup, bu isim aslında coğrafi bir bölgeye işaret etmektedir. Bu bölge, Doğu Anadolu Bölgesi’dir. Çünkü M.Ö. 3. Binyıla ait Akkad çivi yazılı belgelerinde de Doğu Anadolu bölgesine “Armanu” yada “Armenia” denilmekteydi. Demek oluyor ki, Ermenilerin bu bölgeye gelmesinden yaklaşık 1600 yıl önce de Doğu Anadolu Bölgesi “Armenia” adıyla anılıyordu. İşte Pers Kralı Darius, hakimiyeti altında bulunan ve muhtemelen batıdan göçmen olarak gelen bu yabancılara “Armenia Bölgesinde oturanlar” anlamına “Ermeniler” ismini vermişti. Şu hususu da özellikle belirtmek isteriz ki, Ermenilerin, adı geçen bölgede kendilerinden önce oturan Urartularla da herhangi bir akrabalıkları söz konusu değildir. Çünkü Urartuların dili Asyanik kökenli olduğu halde, Ermenilerin dili Hint-Avrupai dillerdendir. Öyle sanıyoruz ki Ermeniler, M.Ö. 8. yüzyılda vuku bulan Trak göçleri neticesinde Anadolu’ya gelmişler ve iki asır göçebe bir hayat yaşadıktan sonra, Urartu Devletinin yıkılmasını fırsat bilerek gelip onların topraklarına yerleşmişlerdi. O halde Ermenilerin Anadolu’daki tarihleri M.Ö. 6. yüzyıldan daha geriye gitmemektedir. Halbuki, çivi yazılı metinlerden öğrenildiğine göre Türkler, M.Ö. 3. Binyılın sonlarından itibaren Anadolu’da mevcutturlar ve Anadolu’nun kaderinde önemli roller oynamışlardır. Ermeniler, Pers İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra Büyük İskender’in daha sonra sırasıyla Selevkosların, Romalıların, Bizanslıların, Selçuklu Türklerinin ve nihayet Osmanlı Türklerinin egemenliğinde yaşamışlardır. Ermeniler, Anadolu’da yaşadıkları uzun zaman içerisinde hiçbir zaman bağımsız olamamışlar, mütemadiyen himaye altında yaşamışlar ve karşılığında da vergi ödemişlerdir. Fakat şurası gerçektir ki, en iyi muameleyi Türklerden görmüşlerdir. Hatta Ermeni adına ilk defa M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen Pers Kralı Darius’un kitabelerinde rastlanır. Ve asıl ilginç olan nokta şudur ki, Ermeniler kendilerine hiçbir zaman “Ermeni” dememişler, bilâkis kendilerini “Haiklar” olarak adlandırmışlardır. Ermeni adı, Ermeniler tarafından sonradan benimsenmiş olup, bu isim aslında coğrafi bir bölgeye işaret etmektedir. Bu bölge, Doğu Anadolu Bölgesi’dir. Çünkü M.Ö. 3. Binyıla ait Akkad çivi yazılı belgelerinde de Doğu Anadolu bölgesine “Armanu” yada “Armenia” denilmekteydi. Demek oluyor ki, Ermenilerin bu bölgeye gelmesinden yaklaşık 1600 yıl önce de Doğu Anadolu Bölgesi “Armenia” adıyla anılıyordu. İşte Pers Kralı Darius, hakimiyeti altında bulunan ve muhtemelen batıdan göçmen olarak gelen bu yabancılara “Armenia Bölgesinde oturanlar” anlamına “Ermeniler” ismini vermişti. Şu hususu da özellikle belirtmek isteriz ki, Ermenilerin, adı geçen bölgede kendilerinden önce oturan Urartularla da herhangi bir akrabalıkları söz konusu değildir. Çünkü Urartuların dili Asyanik kökenli olduğu halde, Ermenilerin dili Hint-Avrupai dillerdendir. Öyle sanıyoruz ki Ermeniler, M.Ö. 8. yüzyılda vuku bulan Trak göçleri neticesinde Anadolu’ya gelmişler ve iki asır göçebe bir hayat yaşadıktan sonra, Urartu Devletinin yıkılmasını fırsat bilerek gelip onların topraklarına yerleşmişlerdi. O halde Ermenilerin Anadolu’daki tarihleri M.Ö. 6. yüzyıldan daha geriye gitmemektedir. Halbuki, çivi yazılı metinlerden öğrenildiğine göre Türkler, M.Ö. 3. Binyılın sonlarından itibaren Anadolu’da mevcutturlar ve Anadolu’nun kaderinde önemli roller oynamışlardır. Ermeniler, Pers İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra Büyük İskender’in daha sonra sırasıyla Selevkosların, Romalıların, Bizanslıların, Selçuklu Türklerinin ve nihayet Osmanlı Türklerinin egemenliğinde yaşamışlardır. Ermeniler, Anadolu’da yaşadıkları uzun zaman içerisinde hiçbir zaman bağımsız olamamışlar, mütemadiyen himaye altında yaşamışlar ve karşılığında da vergi ödemişlerdir. Fakat şurası gerçektir ki, en iyi muameleyi Türklerden görmüşlerdir.Osmanlı ile Karamanlılar arasında Selçuklulardan 14. yüz yıl 15. yüz yıl arasında boşalan taht boşlugundan dolayı çetin bir mücadele gerçekleşti. Doguda büyük hedefleri olan Osmanlı 1467 yılında bu beyligi ilhak sürecinde büyük bir direnişle karşılaştıgından dolayı,siyasi, stratejik, asayiş ve iskan amaçlı olarak kullandıgı sürgün yöntemini bu yörede de uyguladı. 1467-1474 yılları arasında dört farklı tarihte, Konya, Larende, Eregli ve Aksaray'dan içlerinde Hristiyan Karamanlılar ve Ermeniler de olmak üzere binlerce ailenin önemli bir kısmı yeniden imar ve iskan edilen İstanbul'a gönderildi. Geri kalan sürgünler ise Trakya'da Havsa ve Edirne, Yunanistan'da Selanik ve Tesalya yöresi, Arnavutluk, Sırbistan ve Bosna'da iskan edildi. Osmanlı sürgünleri yaparken bölgeyi tahrip etti. Fakat Cem Sultan Karaman valiligi esnasında özelikle Larende'yi yeniden imar etti ve bölge sakinlerinin sevgisini kazandı. Bundan 180 yıl önce yaşayan Ermeni ve Rum toplumu nun Karamanda ikemetgahları ve yaşamış oldugu mahaleller bu kayıtlar Askeri Kaymakam Şakir Beyin Padişaha Arzuhali dilekçesinden şu şekilde geçmektedir.Osmanlı Devlet-i Aliyesi bir imparatorluk olarak her milletten insanı yerinde ipka eden bir yapıya sahipti. Bundan 180 yıl önce Karaman da yaşayan Ermeni ve Rum vatandaşlar; Özellikle Tanzimat’tan sonra kent idarelerinde batı tarzı bürokrasinin yerleşmesi için çok sayıda gayrimüslim memur görevliydi. Hemen hemen bütün büyük şehirlerde Rum, Ermeni mahalleleri yer alıyor, kimi şehirlerde bu ikisi, Zimmiyan – Hristiyan Mahallesi şeklinde kayda geçiyordu.Karamandaki Ermenilerin geçim kayangı ticaret olmuştur. Tahrir kayıtlarına göre XVI. yüzyılda Anadolu’da Ermeniler, 100 çeşit mesleği icra ediyorlardı. Bu meslekler; metal, dokuma, deri, iaşe, yapı ve inşaat, hizmet sektörü gibi değişik alanları kapsıyordu.Ehli Kitap ve Zimmi diye Müslüman olmayan Hristiyanlara ve Yahudilere denmekteydi. Karamandaki Ermenilerin geçim kayangı ticaret olmuştur. Osmanlı egemenliği altındaki Ermeni, Rum ve Yahudilere Üç Millet denirdi. Bu üç millet, devlete cizye ve haraç vergisi vermekle mükellefti. Zimmilerin genellikle etnik kökeni Rum ve Ermenilerden oluşuyordu. Bir de Konya, Karaman, Nevşehir gibi eski Karamanoğulları yurtlarında Türk asıllı Rumca yazan Ortodoks Hristiyanlar vardı. 1845 yılında Karaman merkezindeki 14 mahalleye dağılan 105 hanede yaşayan gayrimüslim 273 kişi ve hanlarda konaklayan gayrimüslim 86 kişi olup toplam gayrimüslim sayısı 359’dur.Abbas Mahallesi 1- Hane 1- Garabet oğlu Mihator: orta boylu, aksakallı, 60 yaşında. 2- Oğlu Mihator oğlu Agop: orta boylu, kır bıyıklı, 25 yaşında. 3- Diğer Oğlu Mihator oğlu Avanis: orta boylu, 22 yaşında. 4- Diğer Oğlu Mihator oğlu Giregos: orta boylu, ter bıyıklı, 19 yaşında. 5- Torunu Avanis oğlu Madiros, sekiz yaşında. 6- Hane 2- Kokas oğlu Garabet: uzun boylu, kumral sakallı, 36 yaşında. 7- Oğlu Garabet oğlu Kokas, altı yaşında. 8- Hane 3- Ağya oğlu Manos: kara sakallı, 40 yaşında, kalaycı. 9- Hane 4- Avrek oğlu İrej: orta boylu, kumral sakallı, 30 yaşında. 10- Kardeşi Avrek oğlu Garabet: orta boylu, kumral bıyıklı, 22 yaşında. 11- Hane 5- Manas oğlu Kirkor: uzun boylu, kır sakallı, 55 yaşında. 12- Hane 6- Kirkor oğlu Mardiros: uzun boylu, sarı bıyıklı, 32 yaşında, elekçi. 13- Oğlu Gevak altı yaşında. 14- Hane 7- Kirkor oğlu Abraham: uzun boylu, sarı bıyıklı, 32 yaşında, elekçi. 15- Kardeşi orta boylu, genç, Hırabet, 16 yaşında. 16- Hane 8- Hırabet oğlu Avak: orta boylu, kumral sakallı, 38 yaşında, elekçi. 17- Oğlu Garabet sekiz yaşında. 18- Diğer oğlu Mıgırdıç, beş yaşında. 19- Diğer oğlu Mihator dört yaşında. 20- Diğer oğlu Toros iki yaşında. Mansur Dede Mahallesi 1- Hane 1- Arakil oğlu Agop: uzun boylu, kara bıyıklı, 35 yaşında, terzi. 2- Agop oğlu Arakil sekiz yaşında. 3- Diğer oğlu Agop oğlu Kirupo, iki aylık. 4- Hane 2- İrej oğlu Bağdasar oğlu Agop: uzun boylu, kumral bıyıklı, 30 yaşında, Rençber.Hatip Mahallesi 1- Hane1- Serub oğlu Garabet: kırca sakallı, orta boylu, 55 yaşında, boyacı 2- Hane 2- Papaz Rasil oğlu Bedros: uzunca boylu, kumral bıyıklı, 42 yaşında, kuyumcu 3- Oğlu Kivork 11 yaşında 4- Diğer oğlu Avanis altı yaşında 5- Diğer oğlu Masaki iki yaşında 6- Kardeşi oğlu, Mıgırdıç oğlu Rasil: orta boylu, kara bıyıkılı, 30 yaşında, kalaycı 7- Diğer kardeşi, Mıgırdıç oğlu Tanabos, altı yaşında 8- Diğer kardeşi, Mıgırdıç oğlu Bedros: iki yaşında 9- Hane 3- Sarkis oğlu Garabet: orta boylu, kır sakallı, 45 yaşında, kuyumcu 10- Yeğeni, Agop oğlu Sarkis: kısa boylu, kumral bıyıklı, 25 yaşında, kuyumcu 11- Hane 4- Kirkor oğlu Sarkis: Kirkor oğlu Sarkis: genç 18 yaşında, kara çırak, İçel’de olduğu. 12- Hane 5- Asator oğlu Avanis: orta boylu, ter bıyıklı, 20 yaşında, Attar 13- Yeğeni, Murad oğlu Açator: 17 yaşında genç, kalaycı 14- Hane 6- Dilhac oğlu Manik Deli Hıdır oğlu, uzun boylu, kara bıyıklı, 40 yaşında, kalaycı 15- Hane 7- Gabi oğlu Sarkis: orta boylu, kumral bıyıklı, 45 yaşında, İçel’de. 16- Oğlu Sarkis oğlu garabet, üç yaşında 17- Hane 8- Asator oğlu Sarkis: kısa boylu, kumral bıyıklı, 47 yaşında, maşatçı? 18- Oğlu Asator dört yaşında 19- Öğey oğlu, Arakil oğlu Gazer: 15 yaşında genç 20- Kivork oğlu Agop oğlu Konyalı oğlu: kısa boylu, kumral bıyıklı, … 30 yaşında 21- Hane 9- Hırabet oğlu Onan: orta boylu, kırca bıyıklı, 50 yaşında, kürkçü 22- Torunu, Gireves oğlu Manik, altı yaşında 23- hane 10- … oğlu Kivork: orta boylu, kumral bıyıklı, 30 yaşında, rençber 24- Yeğeni, Agop oğlu Manik, yedi yaşında Say Mahallesi 1- Hane 1- Davut oğlu Kivork: uzunca boylu, kır bıyıklı, 45 yaşında, çerçi 2- Oğlu Davut yedi yaşında 3- Diğer oğlu Avanis bir aylık 4- Hane 2- Kirkor oğlu manas: orta boylu, kara bıyıklı, 25 yaşında, kasap 5- Kardeşi, Kirkor oğlu Garabet: orta boylu, kara bıyıklı, 22 yaşında 6- Hane 3- Gavrik oğlu Azarya: orta boylu, sarı bıyıklı, 30 yaşında, çerçi 7- Oğlu Azarya oğlu Garabet, dört yaşında 8- Diğer oğlu, Azarya oğlu Arakil, bir aylık 9- Kardeşi, Gavrik oğlu Agop: orta boylu, kara sakallı, 45 yaşında 10- Hane 5-Diğer kardeşi, Gavrik oğlu Bağdasar, genç, 20 yaşında 11- Hane 4- Kürkçü Mihal oğlu Kivork: orta boylu, kara bıyıklı, 25 yaşında, kuyumcu 12- Kardeşi, Mihal oğlu Ağya, 12 yaşında 13- Hane 6- … oğlu Bedros: orta boylu, kara bıyıklı, 23 yaşında 14- Hane 7- Sarkis oğlu Bedros: uzun boylu, kara bıyıklı, 25 yaşında, kuyumcu 15- Garabet oğlu Asator: emmisi oğlu, orta boylu, kara bıyıklı, 22 yaşında 16- Kardeşi, Garabet oğlu Arya, ter bıyıklı, orta boylu, 18 yaşında 17- Diğer kardeşi, Garabet oğlu Madros: 14 yaşında 18- Hane 8- Mıgırdıç oğlu Argon: orta boylu, kır sakallı, 55 yaşında, papaz 19- Hane 9- Madros oğlu Markos: kısa boylu, aksakallı, 55 yaşında 20- Oğlu Arakil, orta boylu, ter bıyıklı, 19 yaşında 21- Diğer oğlu Madros 11 yaşında 22- Hane 10- Osid oğlu Çıfıt oğlu Nikos, sekiz yaşında çocuk 23- Hane 11- Kuyumcu Moses oğlu İstefan, yedi yaşında, çocuk 24- Babalığı, Avanis oğlu Agop: uzun boylu, kara bıyıklı, Bitlisli, 38 yaşında 25- Hane 12- Nazarı oğlu Agop: orta boylu, kara bıyıklı, 30 yaşında 26- Kardeşi, Nazari oğlu Argon, 16 yaşında 27- Hane 13- Acı oğlu Burgas: orta boylu, kara sakallı, 38 yaşında, papaz 28- Kiragos oğlu Kirkor: sekiz yaşında 29- Avak oğlu Delovit Uzun boylu, kara bıyıklı, 45 yaşında 30- Hane 14- Acı Sarkis oğlu Kirkor: orta boylu, kara bıyıklı, 28 yaşında, kalaycı 31- Kardeşi Sarkis oğlu Vartan, 18 yaşında genç 32- Yeğeni, Arakil oğlu Kirok, dört yaşında 33- Kuyumcu Bağdasar oğlu Atasor: 30 yaşında, berber 34- Hane 15- Bağdasar oğlu agop: kısa boylu, kır sakallı, 50 yaşında 35- Oğlu Nikos, orta boylu, kara bıyıklı, 22 yaşında 36- Diğer oğlu Sarkis, orta boylu, kara bıyıklı, 19 yaşında 37- Diğer oğlu garabet 10 yaşında 38- Diğer oğlu Parih altı yaşında 39- Diğer oğlu Argon bir yaşında. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, kendilerine, devletin üst kademelerinde birçok görevler verilmiştir. Ancak, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren emperyalist devletlerin teşvik ve tahrikleriyle, memleket içerisinde karışıklıklar çıkarmaya ve devlet için problem olmaya başlamışlardır. Birinci Dünya Savaşı sırasında ise devlete isyan ederek sivil Anadolu halkını katletmeye başlamışlardır. Osmanlı yönetimi de 27 Mayıs 1915 tarihinde çıkarmış olduğu Tehcir Kanunu ile Ermenileri göçe zorlamıştır. Ermeniler, tehcir sırasında Osmanlı ordusunun yüz binlerce Ermeni’ye soykırım uyguladığını iddia etmektedirler. Halbuki, gerçek bunun tamamen aksini ortaya koymaktadır. Özellikle Doğu Anadolu Bölgesinde yapılan kazılarda çok sayıda toplu mezarlar ortaya çıkarılmıştır ki, Müslüman Türklere ait olan bu mezarlar, Ermenilerin değil Türklerin soykırıma uğradığının en açık delillerindendir. O halde şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Sözde Ermeni soykırım iddialarının gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Soykırıma uğrayanlar Ermeniler değil, Türkler olmuştur. Bu durumu gören Osmanlı Devleti hem bu oluşumları engellemek hem de vatandaşlarının savaşlardan zarar görmesini engellemek maksadıyla halkı güvenli bölgelere göçmesi için bu kanunu çıkartmıştır.Ermenilerin zorunlu göçü ile ilgili Tehcir Kanunu olarak bilinen kanun, Dâhiliye Nazırı Talât Bey'in girişimleriyle 27 Mayıs 1915 tarihinde hazırlanmış ve 1 Haziranda Meclis-i Vükelâ'ca karara bağlanıp uygulamaya konulmuştu. Göç ettirildikleri yerler Suriye ve Kuzey Irak bölgeleridir. Göç ettirilmesine karar verilen Ermeniler'in canlarını mallarını koruma, yol boyunca güvenlik ve iaşelerini sağlama görevi ilgili valiliklere verildi. 30 Mayıs 1915' te yapılan bir düzenleme ile göçe tabi olanların taşınabilir mallarını yanında götürebilmeleri, taşınmaz mallarını satılması veya emanete alınması saglandı. Göçmenlere yerleşecekleri bölgelerde emlak ve arazi verilmesi düzenlendi bunun gibi teminatlarla göç ettirildiler.KaynakSosyal Bilimler DergisiCilt7Sayı1BağlantıKoleksiyonlarCilt 7 : Sayı 1 [10]Kaynak=Tahrir kayıtlarıKaynak = Ermenek.com. tr köşe yazarı Mükremin KızılcaKaynak= Meclis-i Vükelac'a kanunu Osmanlı kayıtları Hazırlayan= Muhammed Zübeyir Günay
Kültür-Sanat
10 Şubat 2024 - 09:10
Karaman'da Ermeni Aileler
Kültür-Sanat
10 Şubat 2024 - 09:10
Bir Karamanlı olarak Trabzondan yazıyorum. Faydalı ve güzel bir yazı olmuş. Karaman tarihini hakkında daha çok bilgilendirme görmek isterim.
Tebrik ediyorum yalın ve sade anlatımı ile .... Başarılarının devamı nı diliyorum , Diğer yazılarını da sabırsızlıkla bekliyoruz İnsaAllah