Siyaset, uygarlığın başlangıcından beri insan toplumunun tanımlayıcı bir özelliği olmuştur. Siyaset tarihi, yüzyıllarca süren insani gelişmeyi kapsayan ve çok çeşitli siyasi sistem ve ideolojileri kapsayan uzun ve karmaşık bir tarihtir.
Bilinen en eski siyasi sistemler, eski Mezopotamya ve Mısır'da MÖ 3000 civarında ortaya çıktı. Bu erken uygarlıklar, bir yasa ve yönetmelik sistemini denetleyen hükümdarlar ve idareciler ile karmaşık güç hiyerarşileri geliştirdiler. Mezopotamya'da Sümer şehir devletleri, bir kral, bir ihtiyarlar konseyi ve bir kanunlar ve mahkemeler sistemini içeren bir hükümet sistemi geliştirdiler. Mısır'da firavunlar mutlak güce sahipti ve ilahi kabul edildi.
Eski Yunanlılar, en eski demokratik hükümet sistemlerinden bazılarını geliştirdiler. Atina'da vatandaşlar önemli konuları tartışmak ve oylamak için bir mecliste toplandılar. Bu doğrudan demokrasi sistemi erkek vatandaşlarla sınırlıydı, ancak daha kapsayıcı hükümet biçimlerine doğru önemli bir adımı temsil ediyordu.
Roma İmparatorluğu, antik dünyadaki siyasi sistemlerde önemli değişiklikler getirdi. MÖ 509'dan MÖ 27'ye kadar süren Roma Cumhuriyeti, yetkililerin halk tarafından seçildiği bir hükümet sistemine sahipti. Ardından gelen imparatorluk, neredeyse mutlak güce sahip bir imparator tarafından yönetildi, ancak cumhuriyet sırasında geliştirilen yasa ve yönetmelikler sistemi, Avrupa ve dünyadaki siyasi sistemleri şekillendirmeye devam etti.
Orta Çağ'da feodalizm, Avrupa'da egemen siyasi sistem haline geldi. Feodalizm, en tepedeki kral veya kraliçeden en alttaki köylülere kadar uzanan bir güç hiyerarşisi ile karakterize edildi. Sistem, soyluların ve vasalların koruma ve toprak karşılığında lordlarına sadakat borçlu olduğu karmaşık bir yükümlülükler ve sadakatler ağıyla karakterize edildi.
Rönesans ve Aydınlanma dönemleri, Avrupa'daki siyasi sistemlerde önemli değişiklikler getirdi. Hümanizm ve bireyciliğin yükselişi, cumhuriyetler ve anayasal monarşiler dahil olmak üzere yeni hükümet biçimlerinin gelişmesine yol açtı. 18. yüzyılın Amerikan ve Fransız devrimleri, insanların daha fazla siyasi hak ve temsil talep etmeye başlamasıyla dünya tarihinde bir dönüm noktası oldu.
19. ve 20. yüzyıllarda sanayileşme ve milliyetçiliğin yükselişi, sosyalizm, komünizm, faşizm ve demokrasi dahil olmak üzere yeni siyasi ideolojilerin gelişmesine yol açtı. Bu ideolojiler, dünya tarihinin akışını şekillendirerek Birinci ve İkinci Dünya Savaşları ile Soğuk Savaş gibi çatışmalara yol açtı.
Bugün siyaset, insan toplumunun merkezi bir özelliği olmaya devam ediyor. Dünyanın dört bir yanındaki siyasi sistemler, demokrasilerden otokrasilere, piyasa ekonomilerinden sosyalist sistemlere kadar geniş bir yelpazede değişmektedir. Siyaset tarihi bize siyasi sistemlerin sürekli geliştiğini ve onları şekillendiren fikir ve değerlerin zaman içinde tartışılmaya ve yeniden tanımlanmaya devam ettiğini göstermiştir.