Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önyargılardan uzak ve kişilik haklarına saygılı olmak, gazeteciliğin olmazsa olmaz koşullarındandır. Gazetecilik mesleği ve gazetecilik sektörü (gazete, radyo, televizyon, İnternet gibi kitlesel yayın organları) demokratik toplumlarda anayasanın öngördüğü üç devlet gücü yanında (yasayıcı-meclis, yürütücü-hükûmet, yargılayıcı-mahkemeler) dördüncü denetleyici devlet gücü olarak anılır. '' (https://tr.wikipedia.org/wiki/Gazetecilik)
Yaptığımız işin etik kurallarını araştırırken böyle bir yazıyla karşılaştım. Her ne hikmetse okuduğum yazıyla yaptığım işin çografyasını birbirine bağdaştıramadım. Şantaj, çıkar, vs olarak bir çok sıralanmış kurallar var sanki bu basın sektöründe, yapmayan pasif yapan ise acar gazeteci sıfatını alır olmuş.
Senin aldığın sorumluluk, hukuki süreçler, etik kuralların ve geri dönüşüm sagladığın verğiler hiçe sayılarak ''ya bizdensin ya da karşısında'' mantığıyla soyutlanmaya çalışılan bir ortam mevcut ülkemde ve şehirimde.
Tarafsızlık pasiflikken taraf tutmak ve yandaş olmak ekmek teknesinin gerekliliklerinden olmuş, hassasiyet ya da etik kuralların önemi kalmamış.
Ne taraf olacağım ne de karşıt, sadece işimi olacağım. Herkeze tavsiyemdir...